3 Temmuz 2017 Pazartesi

ThetaHealing/ ViannaStibal / Yeni Kapılar



Uzun zaman oldu bloga yazı yazmayalı..Belirli dönemlerde , değişik ifade şekillerine ihtiyaç duyuyorum. Bazen sözlü anlatımlı , bazen susarak sadece gözlü anlatımlı, bazen de yazarak anlatımlı günlerim oluyor ama sanırım benim için en tercih edileni yazılı anlatım, normal hayatta düğmeme bastığınızda hiç susmasamda  hislerimi ifadede yazılı anlatım benim için çok kıymetli.Sözümün kesileceği ve duygumun aktarımının yarım kalacağı ile ilgili bir korkum var sanırım…Öyle yoğunlaştı ki hayatım son zamanlarda kendime vakit ayırma lüksümün dahi olamadığı günler yaşıyorum, bir taraftan da yazamamanın ızdırabını çekiyorum. Çünkü çok eğlenceli ve farklı deneyimler yaşıyorum ve herkesle paylaşma isteğim ve heyecanım devam ediyor. Geçen yıl John of God Meditasyonu için Antalya’ya gitmiştim. Hamileliğimde gittiğimiz Hindistan inzivasında çok tatlı bir arkadaşım olmuştu Sanem…O yalnız gelmişti Hindistan’a ben eşimle..Eşimle gittiğim halde erkeklerle kadınlar ayrı binalardaydı, biz Sanemle birlikte kalıyorduk.. Az yememiz gerektiğini söylüyorlardı, detokstaydık ben zaten hamilelikte mide bulantısı içindeyim yemekler iğrenç kokuyordu ama odamızda gırtlağımız Sanem’le hiç durmuyor ha bire atıştırıyorduk.. Maymunların camımıza geldiği harika bir 15 gün geçirmiştik beraber. Bhagavan’ın huzuruna çıktığımızda Bhagavan bana çok özel bir kristal  çocuğun olacak demişti, Sanem onu hiç unutmuyor, ben bazen unutuyorum işte..Benim hiç İngilizce bilmeden herkesle sıkı pazarlık yapıp ucuza ürün alışlarımı da anlatıp duruyor..Antalya’ya gitmeden önce Edirne’ye merkezime gelmiş ve Theta eğitimi vermişti. Ben de bu eğitimi zarafetten almıştım, onun ve danışanlarımın yanında olduğumu hissetsinler diye bir de mesleki olarak birşeyleri bilme isteğimle.. Edirne’deyken Çağatay’la çalışmak istiyorum ama izin yok bana demişti.. Ne demek olduğunu pek anlamadım ama üstünde de durmadım ne de olsa ben enerji  olarak Çağatay’ı sadece John of God ile çalıştırıyordum ( Ve benim için ,bizim hayatımızda yaptığı değişimler fazlasıyla yeterliydi) Neden mi çünkü enerji çalışmaları çok hassas konudur. Karşındakinin enerjisi de sana geçer, sana çalışan kişi yeterince dengede değilse sen de o alanda kaybolabilirsin. Ayrıca da John of God ile çalışmak bize yetmiyorsa inançsızlığımızı bitirememişiz diye düşünürüm. İnsanlar bizle john of God’a daha geldikleri an bazen bir tatminsizlikle oradadırlar daha oradayken başka kapılar arayışındadırlar , sol beyinleri devrededir ve zaten orada da olamayacağına baştan karar vermişlerdir.Bence kararları biz veririz ve Yaradan’da bizi gözlemler ,eğer gerçekten olamayacak diyorsak ve mücadeleye devam kararı almışsak Yaradan peki o zaman gücünü sınamak istiyorsan sına diye bize alan tanır..Yada bir şey olamıyorsa mutlaka o hastalıkla öğreneceğimiz dersler devam ediyordur, dersleri almadan oyundan çıkmak mümkün değildir…Oyun diyorum en ağır hastalık sınavlarına bile çünkü benim için hayat büyümek,öğrenmek ,gelişmek  için bir oyun alanı ….Sanem’le Antalya’da buluştuğumuzda onun ofisinde Mucizenin Doğumu’nun kitap sohbetini yaptık akşam yemeğe çıkmaya karar verdik ve o gece misafiri olan Yeşim ve ailesi de yemeğe katılıyordu..Tabi ki balık yemeye gittik , küçüklüğümde gözlerimde ki miyobun iyileşmesi için zorla yedirilen balıktan nefret etmiş,aileme tepkimi göstermek için  yıllarca yememiş, yaş aldıkça tam bir balık aşığı olmuştum..Zevkli balık muhabbetindeyken muhabbet Theta’ya geldi ve Yeşim Vianna’nınserebralpalside iyi olduğunu ve Yaratıcıya sorarak hiçbir karşılık almadan bazen hasta kabul ettiğini söyledi..Ben humandesinge göre dalak otorite ile yönetiliyorum. Dalak otoriteler , bir nevi deli olabiliyor bence anında gelen bilgiyi değerlendirip saniyeler içinde kararlar alabiliyorlar..Karar aldım o an lütfen kendisine sorar mısınız Çağatay’a da bakabilir mi ? Sanırım Çağatay’ın bu kadar ilerlemesinde dalak otoritenin büyük önemi var ne zaman ondan gelen sese kulak verirsem kapılar bana ve oğluma teker teker açılıyor..Tek başına zihin insanı hiçbir yere götürmüyor..Zihin çok sorgucu oysa iç ses nerdeyse hiç yanıltmıyor insanı..O gece Çağatay’In durumunun Vianna’ya bildirilmesi için anlaştık..Sanem ve Yeşim bizi kırmayıp devreye girmişlerdi , bir de Uçgun var Sanem’in yanında geleceğin yardım meleği, gözleri çakmak çakmak .Anlıyorrsun ki bu kız insanlara yardım için adanmış bir ruh. Bir işe sadece iş olarak değil gönül olarak bakanlara bayılıyorum. Uçgun tarafından İngilizceye çevrilen Çağatay hikayesi Burhanettin’e ulaştırılmış ve Burhanettin’de Vianna’ya haberi uçurmuştu.Burhanettin kim derseniz gurur duyabileceğimiz bir Türk evladı.ThetaHealing’in tüm takı tasarımlarını kendisi yapıyor ve onun ürünleri tüm dünyada satılıyor ayrıca çok imanlı hastalıklara hiç dayanamıyor ve hemen yardım etmek istiyor….Tabi ben o zaman onu tanımıyorum, Sanem’den bir süre sonra haber geldi Vianna Çağatay’ı kabul etmiş..EEEE peki şimdi ne yapacağız hiç düşünmeden atladık olaya, yolu yordamı da bilmeyiz.Ne yapılacağından da haberimiz yok..Ya  Deniz herşeye atlarsın hemennn der demez ilk eğitim Dubai’deymiş oraya gitmemiz söylendi….Vianna bu arada dünyayı gezip Theta eğitmenleri yetiştiriyor, Müslümanları  seviyor ve Müslümanlar için düzenli olarak Dubai’ye ye gelerek  eğitim veriyor hatta bizim 99 Esmamızla kafa yoruyor bugünlerde.. Bu arada kendim de eğitime girmek istiyorum belki çocuğuma ve diğer ihtiyacı olan kardeşlerime daha fazla bilgi alarak yardımım olur diye….Derse gireceksem tek başıma Çağatay’la yapamam öyleyse yardımcım da gelecek bir de çevirmene ihtiyacımız var..İpek Senem’e haber verdim eğitime Dubai’ye gidelim mi diye , oda bu eğitimi almaya meraklı olur gidelim dedi. .İşlemleri başlattık, heyecanla ve apar topar soluğu Dubai’de aldık ..Çağatay,ben,Sibel ve Senem olarak..Yanımıza yazlık kıyafetler aldık aklımız sıra çok sıcak yere geldik ya..Bir de ne görelim kum çölünün ortasında gayet serin hava..Beklentimin aksine Dubaideki Araplar çok zarif, engellilere karşı hassas.Klimalı otobüs durakları var, yemekler harika, kocaman alışveriş merkezleri var ama başka da bir şey yok, normal zamanda gidip bir şişe suya 20tl , normal bir pizzaya 100tl verir miyim tabi ki çöl sevdam da yok cevabım hayır..Ama olay Çağatay ve hepimizin iyileşmesine katkı sağlamaya emek vermek olursa fizana giderim, yeter ki iyileşebilme için yeni ve sömürmeyen bir yol bulunsun.. Geldiğimizin ertesi günü ders başladı, eğitim yapılan hotel dünyanın en uzun hoteliymiş , meydan hotel..Vianna eğitime başladı..Dünya tatlısı bir kadın, hayatı zorluk, fakirlik, sıkıntı ile başlamış ..uzun yılar böyle yaşamış,fakat doğuştan medyumikmiş,kanser olmuş bacağı kökten kesilecekken bacağını tek başına theta yöntemini bularak iyileştirmiş. Sonra da binlerce kişiye şifa dağıtmış bir kadın.Türkiye’de yayınlanan kitaplarında yöntemi anlatılıyor.”ThetaHealigSıradışı bir Enerji Yaklaşımına Giriş” kitabını konuyu derin anlayabilmeniz için  tavsiye ediyorum.. Naif, içten, samimi, zorluktan geldiği için halden anlayan gerçek bir dişi..Çok hoş ders anlatıyor ..Maksadı insanlara doğru şekilde dua edebilmeyi öğretebilmek bir manada..Yıllardır ne iş yapıyorsun diye sorsalar Allah’ın büyüklüğünü anlatıyorum demek istemiştim, sonra deli derler diye susmuştum..Vianna’da derste ben Yaratıcının varlığını ve büyüklüğünü anlatıyorum demez mi ? ben şoklarda..Ders toplamda 4 gün, Türkiye’den öğrenciler gelmiş..Hepsi de ayrı güzeller, arada sunulan servisler harika ama benim gözüm hiçbir şey görmüyor aklım Çağatay’ın neler yaşayacağında..Derste his yüklemeleri bolca var ve çok zevkli..His yüklemesi, sende yaşamındaki bazı sıkıntılı durumlardan dolayı tanımlanmamış hisleri DNA’na tanımlamaktır. Örneğin benim hayatım çok zorlukla geçti ve neşe tanımını blmiyorum..Acıyı fazla yaşadığım için acı ile haz kavramını ayrıştıramıyorum..Bunların ayrıştırılıp, neşenin yüklenmesi gibi…İlk gece ders bitti Çağatay’ı yarınki ders bitiminde alacağını bildirdi Vianna .O gece meşhur Dubai Mall’a gittik..Ucu bucağı yok arkadaş, ölmeden bebeklere bile Channel abiye kıyafetler gördüm ya yüreğim gam yemez..Boydan boya akvaryum, içinde köpekbalığı bile var..Oğlum hep bizimle, meraklı meraklı etrafa bakınıyor..2.gün oldu ders devam etti, akşamüstü oldu Çağatay yanımıza geldi  vebizi Vianna’nın odasına aldılar. Çağatay’a yaklaşık 10 dakika çalıştı Vianna..Zekası tamamen yerinde, herşeyi biliyor ona bebek gibi davranmayın, konuşmak istiyor , iki dil biliyor ikicisini nereden öğrendi dedi, tabi kiyabancılara yıllarca yaptığı seanslardan annesi bilmese de oğlu İngilizce komutları öğrendi, beynine, bacak kaslarına, gırtlak kaslarına çalıştım dedi Vianna, iyi olacak merak etme..Peki benden dolayı iyileşmesine engel olduğum ve aktardığım bir şey var mı dedim yok o yolunu biliyor ama onun büyümesine izin vermiyorsun dedi, büyümesine izin vermek için benle de çalıştı, gerçekten de 5 yaşında çocuğa bebek gibi davranıyordum ben..Artık kendini ve  doğum doktorunu affetmek ister misin dedi? Sen iyi bir annesin ve bunu kabul etmelisin.Tabi ki ben anne olarak yıllarca neyi eksik yaptım kafasındayım.. Bende gözyaşları sel olup akıyor. Doğum doktorunu gerçekten de affedememiştim.Eşimin arkadaşıydı. İlk kızımın doğumunu da o yapmıştı. Ama niyeyse ben oğluma hamileliğimde daha çok güven ihtiyacı duymuştum ve kızımdan sonra değişen fikirlerimle farklı bir doktor istemiştim. Bana ve bebeğime daha fazla anlayış gösteren bir doktora doğuma kadar nasıl da ihtiyaç duymuştum..Her gidişimizde sadece bebeğin sağlığını kontrol etmesi bana yetmemişti. Kendimi yalnız hissetmiştim. Ve doğumdan sonra hal hatır bile sormaması bende hep kırgınlık yaratmıştı.Bu kadar çok affetmenin değişim yarattığını bildiğim halde Vianna’ya evet demek çok zorladı beni. Evet dedim herşey bitti mi , iç dünyamda hala bu duyguyu dönüştürmeye çalışıyorum.Belki de kendi isteklerime önem vermeyi ve kimle birlikte doğuma gireceğime karar verip güçlü olmayı öğrenmeliydim. Evet o gün öğrenemedim ama uzun vadede bu ders bana bunu öğreti. “SANA İYİ GELEN EN DOĞRUDUR” gerisi hikaye…Kendi isteklerimi dile getirmekte cesur olmayı öğrendim…Ben bu kadar ağır bir sınavla öğrendim, siz sınavsız öğrenin isterim…Sonra bana sen gerçek bir şifacısın oğlunla uğraşırken dünyadaki görevini unutuyorsun git ve ağır hastalarla ve engellilerle çalış şifayı verenin Allah olduğunu ve ondan yardım alabileceklerini  öğret görevin bu dedi..Belki de görevimi hissetsem de çok işime gelmiyordu.Çünkü zihnimin bir köşesinde sanki şifayı ben yapıyormuşum gibi iyileşemeyen hastalara karşı suçlu hissedeceğim duygusu vardı. Halbu ki benden istenen sadece onların yanında olup öğrendiklerimi aktarmaktı.Hatta Çağatay’ın yardımcısı Sibel’e de bu hanım da bir şifa kanalı dedi.Şifacı bir ruh olmasa Çağatay’ı oğlu gibi görüp, hayatının bir bölümünü adar mıydı ona..Şifacılık sadece birine elle dokunup iyileştirmek miydi? Tabi ki hayır bazen birini canın gibi sevebilmekti..Dünya üzerinde duygularını kaybetmiş , otobüste bir engelliye yer vermekten gocunan bir dolu insan varken o oğlumun iyileşebilmesi için her zaman yanımızdaydı, saatlerce yılmadan egzersizlerini yaptırıyordu. Sağolsun Senem’de her an yanımızda o gezide, merakla ve heyecanla Çağatay’ın iyi olmasını diliyordu…Allah Çağatay’ ve bizim gibi olanlara yardım meleklerini de gönderiyor bence….
O gece çalışmadan sonra hotele döndük. .Çağatay Sibel’le aynı odada kalıyor. Biz de Senem’le tam karşı odada. Çağatay uyuduğunda ben odama gidiyorum, sabah erken ders olduğu için Çağatay kalkmasın diye.. Sanırım gece bir buçuk idi. Kapı çalındı hararetli hararetli..O saate kadar herşey normaldi.. Sibel biraz odaya gelir misin dedi. Benim yüreğim hopladı , bir şey mi var???Endişelenmemem için bir şey yok dese de odaya girdiğimde Çağatay bambaşka haldeydi.Tüm kasları oynuyordu.Bacak ve boğaz kaslarının içine yılan girmiş gibi hareket ediyordu.Kendinde değildi, inliyordu.Ağzından köpük geliyordu...Belki de bir epilepsi kriziydi. Rivayetlere göre Mevlana ve büyük üstadların bazıları da epilepsi geçirir ve yaradanı daha yakın hissederdi..Belki de hiçbir şey bildiğimiz kadar basit değildi…Senem bu manzarayı görünce şaşkın odaya döndü ben dua edeyim dedi, Sibel Çağatay gidiyor endişesinde.Rabbim o an bana bir güç verdi..Bunun bir şifa krizi olduğuna inandım ve sanki tekrar doğuyor o an tekrar doğum kanalından çıkıyor gibi hareketler yapıyordu. Bir yılan gibi kıvrılıyor , inliyordu kucağımda.Ben de ağlayarak sanki doğumdaymışve onu tekrar doğuruyormuş  gibi sadece onu seviyordum. Oğlum geçecek, hepsi bitecek bu güne kadar çok acı çektin artık yoluna giriyor diye..Üzerinden ne kadar geçti bilmiyorum, sonunda hareket durdu ve Çağatay “İYİYİM” demeye başladı..Biz şok olduk Sibel’le ama Çağatay konuşamıyor ki??İster inanın ister inanmayın. Tek yapamadığımız kamera çekimi oldu o anda.. Ama hepimiz şok geçirmiştik o süreçtemümkünatı yoktu başka bir şey düşünmenin... Sabahı zor ettik ve koşa koşa Vianna’ya gittik.Bu gece neler oldu biliyor musun Vianna..O gülümsedi ve her şey yolunda beyinciği küçüktü onu büyüttük o kadar dedi.. Nasıl da sakindi ..Bir de bize sorsanız, ömrümüzden ömür gitti..O ses neydi ve oğlum nasıl konuştu, burası hala muamma..Ama biz bunu canlı canlı yaşadık.. Size bir şey söylemek istiyorum. Yemin ederim ki o an en korktuğum şey kalkıp yürümesi olmuştu……..Şifayı ve Yaradanın mucizelerini bizim kestiğimize ve yeterince onun anda şifasına hazır olmadığımıza kendimde şahit oldum..Resmen anlık şifanın gerçekliğiyle başa çıkamayacağımı anladım..Bana deli diyebilirsiniz ama bunu deneyimledim..Belki de Çağatay’ın iyileşmesi hep bunun için adım adım oluyordu. .. Çünkü Rabbin nezdinde büyük şifa küçük şifa yoktur. “Kün fe yekün..Ol der olur…”
Sanırım o günden sonra dünya üzerinde yaşadığım en mutlu anları deneyimledim..Ben iyi bir anneyim diye havaya girdim, kendime hediye  falan aldım..Bir annenin yüzünü güldürmek bile ne büyük iyilikti böyle zamanlarda…Theta eğitimimizi , eğitmen olarak tamamladık..Daha sonra tekrar buluşmak üzere sözleştik….Saatler süren yolculuk sonunda eve varırken bir telefon..Yarın sabah Avrupa birliği projeniz başlıyor..Neee ama çok uykusuzum..Proje konusu engelli çocuklara ve ailelerine istihdam yaratmak…Sabah ders başladı apar topar  karşımda dünya güzeli engelliler ve anneleri..Bu grupla daha önce de çalışmıştım. Bu defa sanırım Vianna’nın söylemine cevap gelmişti. Otur ve öğrendiklerini aktar. Onlara gerekli eğitimleri verdikten sonra bol bol yeni öğrendiklerimi anlattım. İki gelişme yaşadık orada birisi eli kırılmış açlılı hanımın bir gün sonra alçısını söküp parmaklarını kullanabilmeye başlaması, diğeri down sendromlu meleğin geceleri hiç uyuyamazken uyumaya başlamasıydı..
Türkiye’ye döndüktensonra ,bir yandan da  diğer Vianna eğitimlerinin yerlerini takip etmeye başladık. Önümüzde İspanya ve İsviçre eğitimleri vardı ..Biz de tekrarVianna ve eşinin yanına gidip Çağatay’ı da götürmek için İsviçre’yi seçtik. Ayrıca İsviçre’de uzun zamandır gitmek istediğim bir göz doktoru vardı. Bu doktor beyinden hasar alarak görme sorunu yaşayan çocuklara bakıyordu ve çalışma yapıyordu.. Çok istemiştim Zürihte ki Dr.YvonneFrei’ya Çağatay’ı götürüp çalışma yaptırmayı…..Sonunda ulaşıyorduk kendisine de..Yine grup aynı ben,Çağatay,Sibel,Senem..Önce Zürih’te doktora ve doktorun yönlendirdiğiosteopata gidecek oradan da St.Gallen’deVianna’nın yanına..Vianna’nın hasta bakmadığını,baktığı hastaları mutlaka Allah’a sorup izin olarak seçtiğini düşünürsek  bizim kabul edilmemiz yeterince şükür sebebi oldu..İsviçre sanırım dünyanın en pahalı ülkelerinden. .Hava bedava, su her çeşmeden içilebildiği için bedava , geri kalan her şey başlı başına uçmuş fiyatlarla ..Bizim doktorun muayenesi 600 frank örneğin. .Yalnız muhteşem bir adam, gözlerdeki doğum anında yaşanan  travmayıçözmek için teknikler uyguluyor ve bir osteopata yönlendiriyor. Osteopat bedenine ve gözlerine çalışıyor..Oradan aldığımız cevap çok iyiydi..Oğlunun görme problemi yokk..Verdiğim cihazlarla egzersizlerini yap ve en geç 6 ayda yine gel..Zürih’te öyle çok görülecek bir yer yok ama Luzern kenti bambaşkaydı.. Oğlumuzu 2 günlük tedavi aralarında gezdirmeyi de ihmal etmiyorduk.. Yanında Senem gibi bir tur rehberi olunca gezmek zevkleniyor haliyle.. Orada öğrendiğimiz egzersizlerin düzenli olarak yapılması ve kafa travmasına çalışıldığı için bir süre başına dokunmamamız söylendi bize…Oradan atla trene doğruca St.Gallen’etheta eğitimine….Çağatay bu gezilerde gayet uslu ve tam bir gezenti modunda…Gittiğimiz hotelde bizim Türk grubundan arkadaşlar da var, tabi ki şaşırmadık hotelde çalışan Türkler de..Dünyanın her yerinde bizim milletimizden insan görmek öyle zevkli ki..St.Gallen cennetten bir köşe sanki, biblo şehir gibi..Hangi güzelliği ararsan var.. Hayatımda gittiğim ve gördüğüm en harika yerlerden…Her köşesi doğa harikası…Eğitim Einstein Hotelde imiş….Bize tüm olasılıkların mümkün olduğunu ve “Tanrı zar atmaz” sözünü öğreten o olmadı mı? 7 yaşına kadar konuşamayıp, disleksi hastalığı ile başa çıkarak mucizevi dünya düzenini keşfeden adam.. Ben de 40’ında hafif çaplı disleksi olduğumu fark etmiştim. Yıllarca bu halime anlam verememiş ve kendimi hırpalamıştım harfleri eksik yazarken.

Yine Türkiye’den gelen thetacılar harikaydı.. Çevirmenimiz Şafak, sürekli ilgili ve yardım sever.. Geçen eğitimde de Burhanettin’de bayıldığım bir yüzük vardı.Özellikle taşı dikkatimi çekiyordu.. Fakat ona o anda bütçe ayırmam imkansız gözüküyor. Burhanettin ısrarlı al bunu , ne zaman olsa ödersin..Ben yüzüğe bakıyorum, yüzük bana.. Uzun flörtleşmeden sonra kendime sordum sen erkeklerden en son ne zaman  yardım almaya kalbini açtın , adamın ısrarlı teklifini reddediyorsun..Yada en son değerli birşeye kendini ne zaman layık gördün Deniz ? Bu sorgulamamdan çıkan cevap çok ta iç açıcı değildi..Oturdum iyi şeylere kendimi layık görmeye çalıştım thetada..Sonra yüzüğü aldım kendime..Yüzükteki taş zultanitmiş.Bu taşın kaynağı Türkiye imiş. Ülkeme döndüğümde ne gördüm dersiniz aslan burcunun taşıymış ve bu burç bunu taşımalıymış.Bir kez daha kalbinden gelen sesin doğruluğunun teyidi olmuştu bana….Oraya gittiğimde moralim iyi değildi. Neden deseniz çok açıklamam yok. Sadece yaşlandıkça dolunayda ve yeni ayda değişik ruh hallerine büründüğümü ve çoğunda melankolik olduğumu söyleyebilirim size. Vianna’ya Türk motifleri ile hediye götürmüştüm. Elime 1 dk. dokundu ..Nasılsın diye sordu? Ben ağlamaklı , şöyle böyle diyorum. Yarın daha iyi olacaksın diyor.. Ve şu an burada çok açıklayamayacağım mucizevi gelişmeler yaşıyorum ertesi gün. Thetanın 2. İleri modülündeki çalışmalar ilkinden çok daha iyiydi benim için….Beni thetada en etkileyen kısımlardan biri istediklerinizin olmasına çalışırken tersten gitmesi…Örneğin oğlum tamamen iyileşirse en kötü ne olur? Sorusu…Şimdi herkes çok iyi olur , kötü ne olacak ki diyecektir biliyorum….Ama kesinlikle öyle değil. .. İnsanların bilinçaltında mutlaka bilmeden tutundukları kalıplar  oluyor. Vianna bu defa Çağatay’la çok kısa çalıştı ve bana döndü…Bu iyileşme olursa en kötü ne olurrrr???? Yalnız kalırım korkum çıktı altından….Ben yine göz yaşları ile benim tarafımda ne varsa oğlumun iyileşmesi için çalışalım söyleminde.. Bu defa sert bir kadın vardı karşımda, bu sertlik beni silkelemek içindi tabi ki…Yalnız kalma korkuma çalıştı bu defa.. Kendime güvenime, Çağatay iyileştikten sonra kendime ait neler yapacağıma….Benim yolumu açmıştı adeta….Anneyle çocuğun iyileşmesi birbirine bu kadar bağlıydı ve tekrar görmüştüm ki sen değişirsen her şey değişir..Kafam bir dünya , deli sorular ve cevaplarla ayrılmıştım odadan.. Allah ne verdiyse koy verdim kendimi ağlamaya….Daha sonra ki gün dersimiz bitti ve biz ülkemize döndük değişik armağanlarla.. Oğlun seni tamamen iyileştirip, dönüştürecek demişti Vianna..Gerçekten oğlum mu dönüşüyordu, yoksa ben mi köktennn…
 
Ülkeye döndüğümde eşime çalışmaya başladım. Eşimde hangi korkuyu yakaladım dersiniz ???Yaşım ilerledi Çağatay’da iyileşirse diğer çocuklarım gibi gider ve yalnız kalırım!!!!Çok manidar değil mi ? Hepimiz birbirimizin aynasıyız….O günden bu güne Çağatay market arabasında tek başına oturarak gezmeye başladı, blue demeyi öğrendi ve ellerini sonunda bilinçli kullanmaya başladı…Tabi ki bu arada Çağatay aynı anda onlarca eğitim alıyor. Yüzme, konuşma terapisi, fizyoterapi vs.vs..Bizim yaptığımız ruhsal kısımda ilerleyip oğlumuzun daha fazla yolunun açılmasına destek vermekti..Vee eşim de bu eğitimi önce benden alıp Vianna ile tanışmayı kabul etti.. Bende ne oldu dersiniz 5.Evos Angel’s Ödül töreninde Türkiye’nin En İyi Ruhsal Gelişim Uzmanı seçildim. (Hatırladınız mı yüzük olayında kendime iyi şeylere layık görüp, hak etmeyi çalışmıştım) Şükürler olsun, Yüce yaratıcıma..
Vianna yaradan 7.kattadır der, biizim dinimizde de biz gökleri 7 kattan yarattık cümlesi vardır. Yaradan şifayı verir, sizin göreviniz şifayı gözlemlemek ve tanık olmaktır der..
Lütfen isteklerinizi olmuş gibi mutlaka hayal edin…….O zaten bize verecektir hatırlayın hadis ne diyor Allah size vermeyeceği şeyin duasını ettirmez…..Bu yılın harika bir sinema filmi var, ismi “baraka” mutlaka izlemenizi tavsiye ediyorum. Tüm anlattıklarımı fazlasıyla betimlemiş..…
Şimdi içimde kocaman bir duygu bir ruhsal babam vardı John of God şimdi ruhsal annem var ViannaStibal..Vianna’nın John of God’dan farkı ne derseniz. Bir dişi olarak yaşama hizmet etmek için, gördüklerini ona gösterilen ve öğretilenleri ilerleyen yaşına rağmen yılmadan harf harf anlatıp aynı bizim dinimizde öğretildiği gibi hiç aracı kılmadan şifayı Allah’tan isteyebilme tekniklerini insanlara aktarması derim size…
YAŞAMAK NE GÜZEL ŞEY Yaşamak ne güzel şey Anlayarak, bir usta, kitap gibi Bir sevda şarkısı gibi Bir çocuk gibi şaşarak yaşamak... Yaşamak birer birer ve hep beraber.. İpekli bir kumaş dokur gibi.. Hep bir ağızdan sevinçli sevinçli bir destan okur gibi Nazım Hikmet Ran